2025 yılı için belirlenen yüzde 30 zam oranıyla asgari ücret, 17.002 TL’den 22.104 TL’ye yükseltildi. Ancak bu artış, hem emekçilerin beklentilerinin hem de iktisatçıların öngördüğü gerekliliklerin gerisinde kaldı. TÜRK-İŞ verilerine göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 20.562 TL olduğu bir ekonomik tabloda, asgari ücretin çalışanların temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak olduğu ifade ediliyor.
Eğilmez: "Asgari Ücret Satın Alma Gücünü Kaybetti"
İktisatçı Mahfi Eğilmez, bu durumu ele aldığı "Asgari Ücretten Boğaz Tokluğuna Çalışma Ücretine" başlıklı yazısında, yürürlükteki Asgari Ücret Yönetmeliği’ne dikkat çekti. Yönetmelikte, asgari ücretin işçinin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek bir düzeyde olması gerektiği belirtilmesine rağmen, belirlenen ücretin bu tanımdan uzak olduğunu belirtti.
Eğilmez, 2024 ve 2025 yıllarındaki enflasyon oranları üzerinden yaptığı hesaplamayla, asgari ücretin 24.653 TL’den az olmaması gerektiğini vurguladı.
"Yeniden Değerleme Oranı Göz Ardı Ediliyor"
Eğilmez, 2024 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranının yüzde 43,93 olduğunu hatırlatarak, devletin sermaye sahiplerine varlıklarını bu oranda değerleme imkânı tanıdığını ancak emekçilerin ücretlerini yüzde 30 zamla sınırladığını söyledi. Eğilmez, "Bu düzenleme asgari ücreti, işçinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaklaştırarak, boğaz tokluğuna çalışma ücretine dönüştürüyor" dedi.
Enflasyonla Mücadele Emekçinin Omzuna Yüklenmemeli
2025 yılı için öngörülen yüzde 30’luk zam oranının, yıllık ortalama enflasyonun yüzde 45 olacağı tahminlerine dayanarak yetersiz olduğunu belirten Eğilmez, “Bu yanlıştan dönülmesi ve asgari ücretin yeniden değerleme oranı esas alınarak düzeltilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Asgari ücretteki yetersiz artışın, yalnızca asgari ücretle çalışan 7 milyon kişiyi değil, tüm ücretlilerin yaşam standardını etkilediğini vurgulayan Eğilmez, daha adil bir düzenleme çağrısında bulundu.