KONYA

Kadın Cinayeti Davasında ‘Haksız Tahrik’ ve ‘İyi Hal’ İndirimi: 17,5 Yıl Hapis Cezası

Konya'da boşanma aşamasındaki eşi Elif Durmaz’ı 30 bıçak darbesiyle öldürüp cesediyle polis merkezine giden Bekir Durmaz’a, 'Haksız tahrik' ve 'İyi hal' indirimi uygulanarak 17,5 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, gerekçeli kararında "sadakat yükümlülüğünün ihlaline" vurgu yaptı.

Konya'nın Selçuklu ilçesi Süleyman Çelebi Mahallesi’nde 21 Ağustos günü yaşanan olayda 53 yaşındaki Bekir Durmaz, boşanma aşamasındaki ayrı yaşadığı eşi 30 yaşındaki Elif Durmaz’ı zihinsel engelli oğulları Ö.F.D.’nin gözleri önünde bıçakladı. Durmaz, eşine 30 bıçak darbesiyle saldırdıktan sonra cesediyle birlikte polis merkezine giderek suçunu itiraf etti. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede Elif Durmaz’ın hayatını kaybettiği belirlendi.

İddianame ve Mahkeme Süreci

Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, Bekir Durmaz’ın olay anında Elif Durmaz’ın kendisine, “Ben başkasını seviyorum” dediğini iddia ettiği ve bu sözleri haksız tahrik unsuru olarak savunduğu belirtildi. Mahkemeye çıkan Durmaz, pişmanlığını dile getirerek, “Çocuklarımı annesiz bıraktım, çok sevdiğim bir insandı” dedi.

'Haksız Tahrik' ve 'İyi Hal' İndirimi

Mahkeme heyeti, önce Bekir Durmaz’ı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ancak "sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği ve hakaret içeren sözlerin sanığı tahrik ettiği" gerekçesiyle cezasını 21 yıla düşürdü. Ayrıca, sanığın yargılama sürecindeki tutumu gerekçe gösterilerek 'iyi hal' indirimi uygulanıp 17 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetti.

Mahkeme Kararının Gerekçesi

Gerekçeli kararda, Anayasa ve Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerine atıf yapılarak, Elif Durmaz’ın sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve bu durumun "evlilik birliğinin temelini sarstığı" ifade edildi. Kararda, maktulün olay günü sanığa hakaret içeren ifadeler kullanmasının, sanığın kendini kaybetmesine neden olduğu ve bu durumun haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiği vurgulandı.

Toplumda Tepki

Kadın cinayetlerine karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşları, mahkeme kararındaki ‘haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimlerine tepki gösterdi. Yetkililer, bu tür kararların caydırıcı olmadığını ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için yargının daha kararlı adımlar atması gerektiğini belirtti.